main_02.jpg

b09.gif

ANA SAYFA
MiYENDiS'iN DÜNYASI
FAHRi'NiN DÜNYASI
FAHRi CUMHURiYETi
YEDiK-iÇTiK-GÖRDÜK
KALEMiMiZ DE PEK KANLIYMIS...
SPOR STÜDYOSU
TÜRKiYE'Yi KURTARIYORUZ...
BiZ YAPTIK, OLDU...
TÜYO VERiYORUZ...
KAZIK YEMEYiN..!
GICIGIZ...
ÖZDE "ENTEL" DEGiLiZ...
iTiRAF EDiYORUZ..!
BiZ "O" OLSAYDIK...
LiNK'O LiNK'O SiSELER...
iPLiGiMiZi PAZARA ÇIKARIYORUZ..!
SEVGiLi GÜNLÜK...
FOTO NEJAT
ARKA SAYFA
SORUYORUZ.?!
NE DiYOSUUN..?
pic-5.jpg

atom_1.gif

atom_2.gif

      

Bizim boş vaktimiz de oluyo bazen... İşte bu gibi zamanlarda uğraşıp da vaktimizi geçirdiğimiz faideli şeyler, buyrun...

atom.gif

Kemaliye Piyazı
Necasettin'den sofralarınıza hoş bir tat

Değerli miyendis dostları, bendeniz anne tarafından Erzincan Kemaliyeli olmakla beraber bu güzide ilçemize gitme şerefine nail olamamış bir insanım. Bunda annemlerin 3 kuşaktır İstanbul’da yaşıyor olmalarının payı büyük haliyle. Fakat en azından sevgili anaanem sayesine küçüklüğümden beri oralara has tatları deneme fırsatı buldum.

egin.jpg

İşte bugün de sizlere bu yerel lezzetlerden birini anlatacağım. Fakat yemek tarifimize geçmeden önce size Kemaliye hakkında tarihsel bir bilgi vereceğim.

 

Kemaliye adı nereden geliyor? Kurtuluş savaşı sırasında mecliste hararetli görüşmeler sürmekteydi. Atatürk kendi fikirleri doğrultusunda bazı kararlar çıkartmak istiyor ama padişaha yakın bazı kesimlerin şiddetli muhalefetiyle karşılaşıyordu. Tam bu sırada Erzincan’ın Eğin kazasından bir mektup geldi. Mektupta “Paşam, biz bütün kararlarınızın arkasındayız. Memleketimizin istiklali için malımızı ve canımızı vermek de dahil, emirlerinizi bekliyoruz.” yazıyordu. Atatürk mektubu mecliste de okuttu ve muhalefetin direncini biraz olsun kırmış oldu. Eğinliler’in bu mesajı onu çok duygulandırmıştı ve savaşın ardından Eğin’e bir ziyaret yapmayı kafasına koydu. Ve gerçekten de Büyük Zafer’in hemen ardından bu isteğini gerçekleştirdi. Fırat’ın en büyük kolu olan Karasu Nehri kıyısında kurulmuş olan kaza, doğal güzellikleri, bol meyve veren bağları ve bahçeleriyle Ulu Önder’i çok etkiledi. Hem bu etkinin hem de minnet duygusunun tesiriyle Atamız, Ermenice’den gelen Eğin isminin kendi ismine izafeten Kemaliye olarak değiştirilmesini istedi. İşte Kemaliye’mizin hikayesi böyle… İlçe hakkında daha detaylı bilgi için aşağıdaki siteler ziyaret edilebilir. Yöreye en kısa zamanda ben de bir gezi düzenleme arzusundayım, bunu da bu sitede duyururum artık...

 

http://www.kemaliye.gov.tr/

http://www.kenthaber.com/sayfalar/ilceler.asp?IlceKodu=2404

http://www.kemaliye.biz/

 

Eveet, şimdi geçelim Kemaliye’nin çok sevilen piyazına. Malzemeleri az, yapılışı kolay.

 

MALZEMELER: (4 kişilik) 6 orta boy domates, 2 salatalık, 6-10 adet sivri biber, Yarım kilo tam yağlı koyun peyniri, 1 su bardağı ceviz içi, Dereotu.

 

YAPILIŞI: Domatesleri normal salataya doğrar gibi, salatalık ve biberleri de halka halka doğrayıp kaseye atın. Domatesler sulu olursa daha iyi olur.

salat_01.jpg

Peyniri de büyük büyük parçalar halinde katıp hepsini güzelce karıştırın. Cevizi küçük parçalara ayırın, dereotunu da ince ince doğrayıp ilave edin. Hepsini şöyle bir çevirin. Üzerini yine ceviz ve dereotuyla süsleyip serviz yapın.

 

Piyazımız bu kadar basit gördüğünüz gibi, yani tam bekar işi. Etin yanında güzel bir salata alternatifi olabilir. Domates ve peynirin karışan sularına ekmeği banmak çok zevkli oluyor. Yani biz denedik oldu:) Hoşçakalın…

atom.gif

atom.gif

Sulu Sebze Yemekleri
Niyazi, son noktayı koyuyor...

Özellikle ailesinden uzak yaşayıp da ev yemeklerini özleyen birçoklarımız için, şöyle zeytinyağlı güzel bi sebze yemeğinin yeri ve değeri tartışılmaz değil mi.?!

İşte şimdi anlatacaklarım sayesinde, bundan böyle siz de dilediğiniz sulu ev yemeğini kendi başınıza yapabileceksiniz arkadaşlar – don’t panic..! (kabul ediyorum ki; analarımızın yaptığının yerini hiçbi zaman tutmaz - ama yine de, dışarıda ne idüğü belirsiz şeylere tonlarca para bayılmaktan iyidir... :) )

sulu_04.jpg

Temelde, hepsinin ortak tek bir tarifi var... Siz, sebze olarak kafanıza göre kah patlıcan, kah fasulye, kah bezelye kullanarak değişik sonuçlar elde ediyosunuz – o kadar... Burdan da şunu çıkartıyoruz: ‘türlü’ yapmak için, bi kaç değişik sebzeyi (bezelye, fasulye, patates, patlıcan, vs...) harmanlamak lazım (aferin.!!)... Bu kadar kolay işte.!!

İlgili tarifte taze fasulye anlatılacaktır, siz artık kafanıza göre takılırsınız... Ayrıca malzeme oranlarında ufak tefek değişiklikler yapmanız da mümkün – ‘zevkler ve renkler’ meselesi...  :)

sulu_03.jpg

MALZEMELER: Yaklaşık yarım kilo ayıklanmış taze fasulye (konserve de olur), 1 çay bardağı zeytinyağı, 1 adet orta boy soğan, 1-2 yemek kaşığı domates salçası, 1 adet küp şeker, su ve tuz.

 

YAPILIŞI: Soğanı, ufak küpçükler halinde kesin. Orta boy bi tencereye zaytinyağını dökün. Sonra da üzerine, doğranmış soğanları, ve salçayı ekleyin. Tahta bi kaşık yardımıyla bi güzel kavurun (yüksek ateşte)... Soğanlar pembeleşmeye başlayınca (şöyle, iştah açıcı bi koku duyacaksınız...) Üzerine fasulyeleri katın... Sonra da, tenceredeki malzemelerin üzerini örtecek kadar su ekleyin...

Beş on dakka sonra, suyundan az biraz tadıp kararınca tuz ekleyin. İçine bir de bir adet küp şeker atın ve kapağını kapatıp orta ateşte bi kırkbeş dakka kadar pişmeye bırakın...

sulu_02.jpg

DİKKAT: 1. Yemeğin tuzunu katmak için, yemek suyunun az biraz ısınmasını bekleyin – aksi takdirde (yani, yemeğin suyunu soğuk olarak tattığınızda), yanlış sonuçlara varır ve bir anda yemeği tuz gölüne çevirirsiniz... 2. Pişirme esnasında, yemek taşmalarına dikkat ediniz (yoksa ocağı rezil edersiniz..!) – tavsiyem, tencerenin kapağını tam olarak kapatmamanız. Hafif çapraz bi vaziyette koyun kapağı bi ki parmak ki, taşma olmasın..! 3. On dakkada bir, pişmekte olan yemeği tahta kaşık yardımıyla hafifçe alt üst edebilirsiniz... Yanlız bu işi abartmayın derim ben (özellikle son 15 dk.); yoksa pişmekte olan sebzeler siz kaşığı döndürdükçe parçalanır ve dağılır... Ve sonuç olarak, yemeğiniz lezetli bi bulamaca döner... 4. Walla aslında, düdüklü tencere kullanırsanız beş on dakkada pişirmiş olursunuz yemeği ama; siz denemeye kalkmayın şimdilik... Patlar matlar sonra, neme lazım.?! Tekrar ediyorum: annenizden iyice öğrenmeden, DENEMEYİN SAKIN.!! 5. Dondurulmuş hazır sebze kullanıyosanız, çözmeden direkt katacaksınız yemeğe - tarife uygun olarak... 6. Havuç, patates gibi sebzeler geç pişer... Bu yüzden bu tip kök sebzeleri, soğanların pembeleşmesine yakın tancereye ilave edip yağında bi kaç kez çevirmekte fayda var... Suyunu da, katarsınız sonra işte...

sulu_01.jpg

DAHA ÖTE LEZZETLER: 1. Bu sulu sebze yemeklerinin, ‘etli’ veya ‘kıymalı’ versiyonlarını da yapmak mümkün (örneğin: etli taze fasulye...): Bunun için yapmanız gereken tek şey, daha zeytinyağını bile dökmeden, eti / kıymayı tencereye koyup üzerine su eklemek ve bi güzel haşlamak... Demek istediğim, etler şöyle bi güzel kıvama gelinceye kadar haşlayın önce bi... Haşlama suyunuz biterse, yeniden su ekleyin. Etler pişer gibi olunca, tarifi aynen uygulayarak devam edin yemeğinizi yapmaya... (Bu arada, kesinlikle ‘yağsız dana’ etini tavsiye ediyorum – ‘koyun’ etini ‘kuzu’ diye satıp kazıklıyolar çünkü, sonra da yemek çok ağır oluyo... 2. ‘Bezelye’ ve ‘barbunya’ yaparken ek sebze olarak, küp küp doğranmış havuç (1 adet orta boy) ve patates (1 adet – orta boy) de konur... 3. Benzer şekilde, ‘taze fasulye’ye de kabuğu soyulup küp küp doğranmış orta boy bi domatesle yeşil biber (1 adet - acı olup olmadığını kontrol edin...) ilave edilmeli... 4. Bilmem söylememe gerek var mı.?!: Baklaya salça konmaz.!!

Afiyet olsun.

atom.gif